16:58 - Sırma Olcay Kefeli’den sıra dışı bir sergi “Mühür”
23:07 - The best Hairextension salon is the largest hair supplier in Antalya and Dubai.
17:37 - Farket Otizm Saklı Dehalar Derneği standına ünlü isimlerden anlamlı destek
15:58 - Hürrem Sultan Hamamı
20:23 - Özde Bilgili’nin başrolünü üstlendiği ”Cam” adlı tiyatro oyununun galası yapıldı
17:57 - Ayşegül Battal Güler’in “Sayılar ve Sen” adlı kitabı okurlarıyla buluşmaya devam ediyor
16:28 - Banu Karadağlı diye yazılır “Melek” diye okunur
21:33 - Sanat camiası yasta, Can Gürzap hayatını kaybetti
14:20 - Aziz Yuldashev İstanbul konseri için Türkiyeye geliyor!
1973 yılında İsveç’in başkenti Stockholm’de bir banka soygunu gerçekleşir. Soygundan kısa zaman sonra herkesi şaşırtan sıra dışı olaylar yaşanır. Stockholm Sendromu da psikoloji bilimine Psikiyatr Nils Bejerot’un bu soygundan sonra gerçekleşen tuhaf durumları ve insan davranışlarını anlamlandırma isteği ile girmiştir.
1973 yılında İsveç’in başkenti Stockholm’de bir banka soygunu gerçekleşir. Soygundan kısa zaman sonra herkesi şaşırtan sıra dışı olaylar yaşanır. Stockholm Sendromu da psikoloji bilimine Psikiyatr Nils Bejerot’un bu soygundan sonra gerçekleşen tuhaf durumları ve insan davranışlarını anlamlandırma isteği ile girmiştir. Stockholm Sendromu filmleri dahi çekilen ilgi çekici bir konu haline gelmiştir.
Kısa tabiriyle rehin alan kişiye aşık olma durumu olarak tanımlanan Stockholm Sendromu özgürlüğü kısıtlanmış şiddet ve tehdit altındaki kişilerin kendilerine şiddet ve zorbalık uygulayan kişiye hayranlık duyması sempati geliştirmesidir. Kişi artık kendi yaşadığı stresli korkutucu durumu bir kenara bırakarak kendisine kötü davranan ve rehin alan kişiyi anlamaya ve koşulsuz kabul etmeye çalışır. Stockholm Sendromu tedavisi olan psikolojik temelli bir rahatsızlıktır.
1973 yılının Ağustos ayında bir grup soyguncu Stockholm’da bulunan bir bankaya girerler. Bankada çalışan 4 kişiyi rehin alarak 6 gün geçirirler. Soyguncular içeride kaldıkları süre boyunca rehinelere çok iyi davranırlar. Tehditkar kısıtlamalar uygulamazlar. Hatta aralarında iyi bir iletişim geliştirmişlerdir. Polis bankaya operasyon düzenleme hazırlığındayken rehineler soygunculara yardım etmişlerdir.
Soygun sonrasında kurtarıldıktan sonra soyguncularla ilgili ifade vermek istememişler hatta soyguncuların cezalarını hafifletmeye yönelik girişimleri olmuştur. Hatta rehinelerden biri hapishanedeki soygunculardan biriyle iletişime geçerek kısa bir süre evlenmiştir. Bu olaylar o dönem büyük ses getirmiştir. İnsanlar zorla alıkonulan ve can güvenlikleri tehlikeye giren rehinelerin neden böyle davrandığına anlam verememiştir.
İnsanlar stresli ve zorlayıcı kriz durumlarına maruz kalabilirler. Böyle durumlarda insan beyni bilinçli ya da bilinçsiz savunma mekanizmaları geliştirir. Stockholm Sendromu da bu savunmalardan biridir. Rehin alınan kişi olayın şokunu attıktan sonra bu durumla baş edebilmek için rehin alan kişiyle bir şekilde iletişim kurmak ister. Başlarda bu iletişimin gidişatı hayatta kalıp kalmayacağını anlamak üzerinedir.
Daha sonra kişi rehin altındaki sürenin daha katlanabilir olması için bu durumu kendisine kabul ettirmeye çalışır. Bunun yolu da rehin alan kişiyle empati yapmak olacaktır. Bir soygunda soyguncuların neden çalma isteği olduğu ile ilgili çok farklı olasılıklar olabilir. Hırsızlık yapmak zorunda olmak, tehdit edilerek soyguna getirilmek, kleptomani hastalığı olması gibi…
Rehine kendisini rehin alan kişiyi anlamak için tüm olasılıkları düşünerek onu anlamaya çalışır. Sonra bu empati giderek sempatiye yani ona hak vermeye hayran olmaya hatta yardım etmeye kadar gider. Stockholm Sendromunda rehineden diğer kişiye hızlı ve yoğun bir bağlanma gerçekleşir. Öyle ki artık kendi hayati güvenliğini bir kenara bırakıp sadece rehin alan kişinin zarar görmemesi üzerine düşünerek bunun için çaba gösterebilirler.
İnsanlar güven ve iyi yaşantılar üzerine ilişki kurduklarında sağlıklı ilişki kurmuş olurlar. Stockholm Sendromu yaşayan kişiler evlenmek istedikleri ya da evlendikleri kendilerini kısıtlayan kötü davranan ve rehin alan kişilere psikolojik anlamda sağlıklı olmayan bir bağla bağlanırlar.
Hatta bazıları kendilerine çektirilen acıdan zevk aldıkları için kendisine işkence eden kişiye aşık olur. Bu yüzden Stockholm Sendromu olan kişiler yardıma ihtiyacı olan kişilerdir. Stockholm Sendromu tedavisi profesyonel psikolojik destek almaktır. Bu sendromu yaşayan kişilerin psikolog ya da psikiyatristlerden yardım alarak bu durumu anlamlandırması gerekir.
İşkencecisine aşık olan kişileri anlatan bir ruh hali olan bu sendrom birçok kitaba ve filme konu olmuştur. Psikolojik bir hastalık olarak görülen bu ruh hali sinema perdesine yansıtılan hayatlarla çok daha akılda kalıcı şekilde aktarılmış. Biz de sizlere bu konuda çekilmiş en iyi filmlerin bir listesini hazırladık. Filmleri izleyerek nasıl ve neden insanlar kendine işkence eden kişilere aşık oluyor analiz edebilirsiniz.
27’ler klübü laneti nedir? Linke tıklayarak ilgili yazıya gidebilirsiniz.